29 Mayıs 2017 Pazartesi

Lavrence'in itirafı

Arapları aldatarak Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtıp isyana sevkeden İngiliz casusu Lavrence'in, yardımcıları Nuri Said, Faysal ve Şerif Hüseyin ile birlikte Şam'da Türkleri katlettikten sonra: "Evet onları isyana ben kışkırtmıştım. Ama böylesine vahşice kan dökeceklerini hiç tahmin etmemiştim. Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin nasıl öldürüldüklerine bakamadım; tiksindim bu vahşetten" diyerek itirafta bulunmuştur...

İlhan Bardakçı; İmparatorluğa Veda

28 Mayıs 2017 Pazar

Kadın hamile kalmıştı, bebek erkekti.

Kadın hamile kalmıştı,bebek erkekti.
Aile mutlu, çok mutluydu.
Bebek doğdu, pipisini amcalara gösterdi.
Amcalarda bayram sevinci. Dünyanın en gerekli organını gördüler çünkü.
Bebek terledi, çırılçıplak soydular, evde, misafirlikte, mahallede böyle gezdi. Bu hakka sahipti çünkü pipisi vardı.
Bebek biraz büyüdü. Sünnet olacak. Davullar, zurnalar, hediyeler... Çocuk düşündü:
"Sanırım bu çok önemli bir organ.."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Üç beş güzel kız var gittikleri yerde, annesi babası dedi ki:
"Hangisini alayım oğlum sana?"
Çocuk düşündü:
"Sanırım karşı tarafa sormaksızın seçme hakkım var."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Çocuk acıktı, sofrasını varsa kız kardeşleri ve annesi hazırladı. Yemek bitince topladılar.
Çocuk düşündü:
"Sanırım kızlar/kadınlar bana hizmet etmekle yükümlü."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Kalabalık bir yemek daveti, herkes masaya sığamayacak. Erkekler ve yaşlılar masaya oturdu. Çocuğu da masaya oturtturdular. Annesi ve varsa ablaları yerde oturuyordu.
Çocuk düşündü:
"Sanırım önemli olan erkeklerin konforu."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Servis yapılacak, önce erkeklere yemek verildi, erkekler yardım etmedi.
Çocuk düşündü:
"Sanırım öncelikli olan erkeklerin karnının doyması."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Çocuğun kız arkadaşı oldu.
Bütün sülale duydu. Herkesin ağzı kulaklarında. Densiz bir amca:
"Neler yapacan bahim gızlaraa" dedi.
Çocuğun anne ve babası:
"Oğlumdan iyisini mi bulacak?" dediler.
Çocuk düşündü:
"Sanırım en iyisini hak eden benim ve bu yüzden kızlara rızayla ya da rızasız istediğimi yapabilirim."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Çocuk büyüdü, arkadaşlarıyla dışarı çıktı, gezdi, eğlendi. Eve geç geldi, paşalar gibi karşılandı. Kız kardeşi eve geç geldiği için azar işitirken, dövülürken.
Genç düşündü:
"Sanırım eve istediğim saatte girip çıkabilirim."
Genç bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Kavga etti, ağzı burnu kan içinde.
Annesi, babası:
"Koçum benim, helal olsun" dedi.
Genç düşündü:
"Sanırım güçlüyüm ve sorunlarımı bu şekilde halledebilirim."
Genç bunu aklının en karanlık köşesine yazdı.
Genç büyüdü.
Ama bir türlü adam olamadı.
...
Ve yazdıklarını uygulamaya koyuldu...
Ve son nokta!...."



Alıntıdır.

25 Mayıs 2017 Perşembe

Genç Vaiz

Adamın biri vaizliye başlıyacak. Büyük camilerin birinin hocası olacak. Bu camininde köşesini tutmuş eski vaizlerden biri var. Genç vaiz kıdemlisine diyor ki: "hocam ben konuşmamda bir hata yaparsam bir yolunu bulalım siz beni uyarın" diyor. Kaç yılın kıdemlisi onda yol biter mi; eski vaiz yeni vaizin hayalarına ip bağlıyor "ben bunu çekince sen kendini frenle" diyor. Başlıyor genç vaiz vaaza: "doğruları söyleyin, haram yemeyin, insanlara kötülük yapmayın, yalan söylemeyin, yetimin hakkını yemeyin, devlet malını çalmayın, oyuna gelmeyin". Her cümlede eski vaiz ipe asılıyor. Ipe asıldıkça genç vaiz konuyu değiştiriyor. Eski vaizin derdi, kıdemin kıymeti kalmadığı gibi camiye gelende bulunmayacak. Kim doğruları dinlemeye dayanır. Yeni vaizin derdiyse belli hazır bu kadar kalabalığı bulmuşken bütün doğruları söyleyebilmek. Bakıyor ki genç vaiz hiçbir doğruyu söyleyemeyecek "ey cemaat" diyor, " ben size her doğruyu anlatacam her gerçeği söyleyecemde ip it oğlu itin elinde kusura bakmayın" diyor.


Kendimizi bir ipe bağlayıp, ucunuda birine verdiyseniz illa ki sizi frenleyen olacaktır

23 Mayıs 2017 Salı

Bağlılık-Biyat-İtaat etmek

Dervişin, Murşidine sunduğu zarftır bu kelimelerin en şaşalı yolu. Zarfın içinde boş bir kağıt bir kalem birde silgi vardır.
Kağıt ömür demek kalem ile silgi ise benim hayatımı sen yazarsın sen silersin demek.
"Ben hiç azametin karşısında aciziyetimin farkındayım. Sen ne yazarsan güzel sen neyi silersen güzel demek". istediğin gibi yaşat istediğin gibi öldür demek.

19 Mayıs 2017 Cuma

Devletlerin devletlere, insanların insanlara yaptığı budur: Köleleştirmek.

Filler ormanda bir yerden başka bir yere giderken sürü halinde giderlermiş bunu keşfeden fil avcıları fillerin geçeceği yol üzerine çukurlar acarlarmış çukurun üzerinede otlarla örterlermiş bunu farketmeyen filler çukura düşer ve ordan çıkamazlarmış. Avcılar siyah elbiselerle çukurdaki fillerin yanına gelir ve ellerindeki çubuklarla döver işkence yaparlarmış filler bu siyah elbiselilerden iyice yılınca aynı kişiler beyaz elbiseler giyerek fillerin yanına gelir ve onları çukurdan kurtarırlarmış beyaz elbiseliler hayatlarını kurtardıklar için filler onların peşinden gider ve onların her dediğini yaparlarmış.

17 Mayıs 2017 Çarşamba

Herkesin bir Yusuf'u bir Züleyha'sı bi Yakub'u var

Yakup peygamberin 12 tane oglu varmış, göz bebeği  Yusuf'muş. Kardeşleri bu sevgiyi kıskanmış. Bi plan yapmışlar. Yusuf'u bir dağ başında kör kuyunun içine atıp babasına bir kanlı gömlek götürüp "Yusuf'u kurtlar kaptı parçaladı, öldü" demişler. Yakup peygamber oğlunun acısına dayanamayıp ağlaya ağlaya kör olmuş. Yusuf ise bi bezirganın ipi ile kör kuyudan çıkartılıp mısırda köle pazarında vezirin karısına köle olarak satılmış kölesine aşık olan Züleyha çok güzel bir kadınmış. Aşkına karşılık bulamayınca Yusuf'a  iftira atmış. Yusuf zindanlara atılmış yıllarca zindanlarda mapus kalmış. Allah'ın ona verdiği irfan ile rüya tabir etmeye başlamış. Sultan bir rüya görmüş rüyasını tabir edecek kimseyi bulamayınca zindandaki Yusuf'dan haberdar olup ona başvurmuş. Yusuf Peygamber'in tabirindan sonra onu zindandan çıkartıp vezir ilan etmiş zor günlerden Mısır'ı  kurtaran Yusuf Mısır'a sultan olmuş. Kocasını bütün mal varlığını kaybeden yollarda dilenen Züleyha'nın yitirmedigi tek şeyin aşkı olduğunu gören Yusuf Peygamber Yaradanına yalvarmış ve Züleyha ile evlenmesine izin verilmiş. Aşkına  vasil olan Züleyha eski güzelliğine kavuşmuş. Bu arada kendisinden uzakta hayat süren kardeşleri yaşadıkları bölgede olan kıtlıktan  dolayı Mısır'a gelip Yusuf'tan medet ummuş. Yusuf peygamber kardeşlerini tanımış içlerinde tek masum olan Bünyamin'i alıkoyar  diğerlerine "gidin babanızı getirin"  diye emir buyurmuş. Kardeşler "babamız gelmez"  demişler. Yusuf Peygamber gömleğini verip "babanıza verin gelicektir"  diyip kardeşlerini yollamıştır. Yusuf'un gömleği daha kendisine ulaşmadan "Yusuf'umun kokusunu alıyorum"  diyen Yakup Peygamber  gömleği yüzüne gözüne süren koklayan Yakup Peygamber'in gözleri açılmış ve oğluna kavuşmak için yollara düşmüş Yusuf'a ulaştığında  çilekeş babanın ağzından çıkan ilk söz "ölmediğini biliyordum" Yusuf'um olmuş.

16 Mayıs 2017 Salı

Yakub Cemil - kendi idamini veren komutan

Yakub Cemil Vatanı kurtarmak için çıktığı Kur'an'a bayrak silah üzerine yemin ettiği arkadaşları ile savaşırlar can alırlar can verirler. Gün gelir ters düşerler Yakub Cemil idam emri çıkar. Asker için o kadar büyük komutandır ki kurşuna dizilmek için emredilen erler silahlarını ona doğrultamazlar infaz komutanı ateş emri verir askerler kıpırdamazlar emri tekrarlar yine kimse kıpırdamaz Yakub Cemil bakarki er komutana baş kaldıracak üniformanın şerefini kurtarmak için bağırır "asker nişan al" asker yakub cemilin sesiyle kendine gelir ve nişan alır ve emri verir "ateş" ve gururla gülümser.



Alıntıdır.